Kaz Dağlarında altın aranmasına halk tepkili

[meso]

İZMİR (07.11.2007)- Kaz Dağları'nda altın aranmasıyla ilgili tartışmalar gündemdeki yerini koruyor. Bölge halkı, ağaçların kesildiğini, sularının kirlendiğini belirterek çalışmalara son verilmesini istiyor.

Çanakkale ve Balıkesir arasında dünyada oksijenin en bol üç yerinden biri olarak bilinen Kaz Dağları'nda maden aramak için ruhsat alan 11 şirket, doğa harikası bölgeyi tehdit ediyor. Homeros'un İlyada adlı eserinde İda (Kaz) Dağı diye bahsettiği bölgenin; havası, suyu, toprağı ve deniziyle geçmişi milattan önce 2000'li yıllara kadar dayanıyor. Truva Savaşları'na tanıklık eden, efsanelere konu olan Kaz Dağları'nın eteklerinde ise Türkiye'nin en bereketli meyvesi ve sebzesi yetişiyor.

Çanakkale, Etili, Bayramiç, Ezine, Ayvacık ve Küçükkuyu bölgelerinde çalışacak olan bu madenler, 400 bin ton siyanür kullanacak. Uzmanlar, bu rakamın yaklaşık yüzde 30'unun yani 100 bin tonunun havaya karışacağı uyarısında bulunuyor. Ayrıca şirketler, bölgede çalıştığı süre boyunca 1 trilyon ton kaya kazacak. Bölge halkının suyu da tehlike altında. Çünkü şirketler, bir yıllık maden çıkarma faaliyetleri sırasında, Çanakkale ve ilçelerinin bir yıllık suyunu yok edecek.

Bölgede yaşayan halk, Kaz Dağları'ndaki altın arama faaliyetlerine son verilmesini istiyor. Halk, siyanürle altın arama çalışmasının 'felaket' olduğunu belirtiyor.

‘70 YAŞINDAYIM BİRAZ DAHA YAŞAMAK İSTİYORUM’

Çanakkale’de yaşayan Muzaffer Güler, Kaz Dağları’nda altın aranmasına halk olarak büyük bir tepki duyduklarını ifade ederek, “Ben 70 yaşındayım. Doğamızın bozulmaması için 70 km. yoldan kalktım geldim. Biraz daha yaşamak istiyorum. Ne olur bizim cennetimizi bozmasınlar” dedi. Siyanürle altın arama yönteminin doğaya ve insan sağlığına çok büyük zararları olduğunu vurgulayan Güler, “Burada bizim suyumuzu zehirleseler, toprağımız zehirleseler, ne yiyip içeceğiz?” şeklinde konuştu.

‘ELMA BİZİM ALTINIMIZ’

Altın Madeni için arama çalışmalarının yapıldığı yerlerden olan Bayramiç Köyü’nden Yusuf Taşkın, “Bizim zaten bir altınımız var, o da elmamız. Elma ve meyvecilik buradaki altın kaynağı… Bunlar ölecek. Yani bizi de öldürecekler. Bu devlet buna izin verirse vatan hainidir” dedi. Kaz Dağları’nın oksijen kaynağı açısından Alp’lerden sonra dünyanın en önemli yeri olduğunu vurgulayan Taşkın, böyle bir yerin altına kurban edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi.

‘EKMEĞİMİZLE OYNAMASINLAR’

Çanakkale’ye bağlı Nusratlı Köyü’nden Emine Acar ise, köyde herkesin tek geçim kaynağının zeytincilik olduğunu hatırlatarak, “Eğer burada altın çıkartılırsa bu ağaçların hepsi kurur. Birkaç kişi para kazanacak diye bizim ekmeğimizle oynuyorlar. Bu devlet altıncılar için çalışacağına halkı için çalışsın” diyerek tepkisini dile getirdi.

‘MADENE KARŞI EYLEME HAZIRIZ’

Sadullah Özkan da, “Bu madencilik nereden çıktı? Biz altın çıkartılsın istemiyoruz. Bizi rahat bıraksınlar. Yabancı şirketler gelip buradan altın çıkartacak, Türkiye’de yaşayan insanlar aç kalacak. Bu ne biçim bir mantık” diyerek, madenci şirkete izin vermemek için eylem yapmaya hazır olduklarını kaydetti.

‘ALTIN DA NEYMİŞ…’

Sabahattin Emre ise, “Altın da neymiş… Olmasın… Bizim ciğerlerimiz dünyanın en mutlu ciğerleri… Bu temiz havayı, suyu kirletecek olan herkese karşıyım” dedi.

ÇANAKKALE AYAKTA…

Çanakkale'de nereye gitseniz altın madenlerine karşı bir pankart ya da bir imza kampanyasıyla karşılaşılıyor. Bildiri dağıtan, imza toplayanlara halktan büyük destek var. Aramaların hızlanması turizm, zeytincilik ve halk sağlığıyla ilgili kaygıları artırıyor. Çanakkale ve Balıkesir'e bağlı belediye ve sivil toplum örgütleri birbiri ardına toplantılar düzenleyip, altın arama faaliyetlerinin durdurulması için çalışmalar yapıyor.

SORUN MADEN YASASINDA…

2004'te 5177 sayılı kanunla, Maden Yasası'nda yapılan değişiklikler maden arama çalışmalarına sahil şeridi ya da milli park içinde bile olsa izin veriyor. Bölgede yaşayan halk ve çevreciler, Maden Yasası’nın bir an önce değiştirilmesini istiyor.

ANF NEWS AGENCY