KIZILLIKLAR İÇİNDEKİ O ANI BİLİRMİSİNİZ..."BY SERO"
ÖzGüR GüNeŞ :: Her Telden :: Kültür-Sanat :: ŞİİR
1 sayfadaki 1 sayfası
KIZILLIKLAR İÇİNDEKİ O ANI BİLİRMİSİNİZ..."BY SERO"
KIZILLIKLAR İÇİNDEKİ O ANI BEKLE…
01/05/2006
Sen gideli hayatımdan , bilsen neler değişti bu kentte. Önce o çok kutsadığım özgürlüğümü aldılar benden. Elime kelepçeler ayağıma zincirler vurdular. Bunlar yetmezmiş gibi bir de araya yollar ,aşılması zor, yalçın kayalıklarla dolu dağlar koydular. Ve ben gelemedim , anlatamadım bildiklerimi sana…
Oysa , oysa özgürlüğümü geri alabilseydim , kavuşabilseydim o kutsanmışlığa koşarak gelecektim sana. Kim bilir belki kanatlanıp uçacaktım… Ama gelemedim… Ellerim hala kelepçeli ve ayağım zincirlerde… Ve gelebilseydim yanına, o kadar çok şey vardı ki sana anlatacağım. Sana seni , sana beni , sana içimde biriktirdiklerimi anlatacaktım. O kadar çok şey vardı ki içimde bir dağ oluşturmuşlardı. Ve öyle anlar geliyordu ki bu dağ patlıyor sesini sana duyurmaya çalışıyordu feryat figan ederek…Ama sen yine duymuyordun… Çünkü bütün çığlıklar dağlarda yankılanıp bana geri dönüyordu. Duyabilseydin belki bu çığlıkları çok şey değişecekti. Ama ne ben gelebildim ne de sen duyabildin beni…
Bekle … Bir gün , karanlığın aydınlığa döndüğü vakit dağlara çıkacağım. Bu geçit vermez dağlara. İlk önce kelepçelerimi kıracağım yalçın kayalıklarda, sonra zincirlerimi. Ve atacağım onları en dipsiz kuytulara , uçurumlara. Bu günü bekle , özgürlüğüme , kutsanmışlığıma kavuşacağım bu anı bekle…
İşte o an, kutsanmışlığıma kavuştuğum an sana koşacağım yalın ayaklarım ve çığlık dolu sesimle. İçimde sana dair biriktirdiğim; sana dair seni anlatan, sana dair beni anlatan ne varsa dökülecek dilimden bir akarsu misali. Belki bulanık belki berrak… Ama içimi, beni yiyip bitiren zehirli kanımı akıtacağım. Ve işte o zaman yaşadığımı anlayacağım… Bekle beni geleceğim. Karanlığın aydınlığa döndüğü, o kızıllıklar içindeki anı bekle…
01/05/2006
Sen gideli hayatımdan , bilsen neler değişti bu kentte. Önce o çok kutsadığım özgürlüğümü aldılar benden. Elime kelepçeler ayağıma zincirler vurdular. Bunlar yetmezmiş gibi bir de araya yollar ,aşılması zor, yalçın kayalıklarla dolu dağlar koydular. Ve ben gelemedim , anlatamadım bildiklerimi sana…
Oysa , oysa özgürlüğümü geri alabilseydim , kavuşabilseydim o kutsanmışlığa koşarak gelecektim sana. Kim bilir belki kanatlanıp uçacaktım… Ama gelemedim… Ellerim hala kelepçeli ve ayağım zincirlerde… Ve gelebilseydim yanına, o kadar çok şey vardı ki sana anlatacağım. Sana seni , sana beni , sana içimde biriktirdiklerimi anlatacaktım. O kadar çok şey vardı ki içimde bir dağ oluşturmuşlardı. Ve öyle anlar geliyordu ki bu dağ patlıyor sesini sana duyurmaya çalışıyordu feryat figan ederek…Ama sen yine duymuyordun… Çünkü bütün çığlıklar dağlarda yankılanıp bana geri dönüyordu. Duyabilseydin belki bu çığlıkları çok şey değişecekti. Ama ne ben gelebildim ne de sen duyabildin beni…
Bekle … Bir gün , karanlığın aydınlığa döndüğü vakit dağlara çıkacağım. Bu geçit vermez dağlara. İlk önce kelepçelerimi kıracağım yalçın kayalıklarda, sonra zincirlerimi. Ve atacağım onları en dipsiz kuytulara , uçurumlara. Bu günü bekle , özgürlüğüme , kutsanmışlığıma kavuşacağım bu anı bekle…
İşte o an, kutsanmışlığıma kavuştuğum an sana koşacağım yalın ayaklarım ve çığlık dolu sesimle. İçimde sana dair biriktirdiğim; sana dair seni anlatan, sana dair beni anlatan ne varsa dökülecek dilimden bir akarsu misali. Belki bulanık belki berrak… Ama içimi, beni yiyip bitiren zehirli kanımı akıtacağım. Ve işte o zaman yaşadığımı anlayacağım… Bekle beni geleceğim. Karanlığın aydınlığa döndüğü, o kızıllıklar içindeki anı bekle…
sero- Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 07/10/07
ÖzGüR GüNeŞ :: Her Telden :: Kültür-Sanat :: ŞİİR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz